26 Kasım 2014 Çarşamba

İSTANBUL - Karış Karış Pera

Turist olmayı çok seviyorum. Hele kendi yaşadığım şehirde, bir günlüğüne de olsa turist olmak daha da keyifli. Öğrenciliğimden beri beni heyecanlandıran, bizden önceki kuşaktan hikayelerini dinlediğimiz Beyoğlu'nda, günübirlik bir tur yapmaya karar verdim. Hayranlıkla izlediğim binaların öykülerini duymak, yalnız başıma girmeye çekineceğim arka sokaklardaki gizi görmekti amaç... 

Tarihi Yarımada'nın karşısında gelişen bu bölge Orta Çağ'dan itibaren Yunancada "karşı yaka", "öte" anlamına gelen "Pera" adıyla anılmakta.

İlk durağımız Taksim Cumhuriyet Anıtı. 1925 yılında İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica tarafından, halktan toplanan maddi destek kullanılarak yapılmış. Roma'dan gemi ile getirilmiş. Bir yüzünde Kurtuluş Savaşı, diğer bir yüzünde de Türkiye Cumhuriyeti resmedilmiş. 






 Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu canlandıran yüzde Atatürk'ün arkasında Fevzi Çakmak, İsmet İnönü'nün yanı sıra 2 Rus mareşali yer alıyor. Kurtuluş savaşı sırasında Sovyetlerin yardımlarına duyulan minnettarlığı simgelemek üzere...

Yolumuzun üzerindeki ilginç noktalardan biri de Zambak sokak 21 numara. 1950'lerin gece hayatı patroniçelerinden Lüks Nermin'in evi... 





Döneminin popüler şahıslarından olan Lüks Nermin, İstanbul'u ziyaret eden ve gittiği her ülkede bir macera yaşamasıyla tanınan Endonezya Devlet Başkanı Sukamo'yu ağırlamakla görevlendirilir. Sukamo yaşadığı geceden memnundur ama ülkesine döndüğünde bel soğukluğuna yakalandığını anlayınca diplomatik skandal kopar ve Lüks Nermin'e gözdağı vermek için randevuevine düzenlenen baskında bir kaç dolar bulunur ve Nermin Türk Parasını Koruma Kanunu'na aykırı hareketten altı ay hapis cezasına çarptırılır.




AVMlere, bol ışıklı mağazaların ve yabancı markaların istilasına rağmen varlığını sürdürebilen ender markalardan biri, 1936 yılında kurulan Mahmut Kundura, İsmet Paşa'dan Alman Büyükelçisine, pek çok siyasetçiye ve ünlüye ayakkabı yapmış ve üretimine devam ediyor.

Ne yazık ki Kunduracı Mahmut gibi direnememiş Rebul Eczanesi... 1895 yılında Büyük Paris Eczanesi adıyla Fransız Jean Cesare Reboul tarafından kurulmuş. 1920'de Cumhuriyet Tarihinin ilk eczacılarından Kemal Müderrisoğlu 2. sınıfta staj için eczaneye başvurmuş ancak fransızca bilmediği için reddedilmiş. Fransız konsolosluğunun gece kurslarında geçen bir yılın sonunda Kemal Bey eczaneye geri dönmüş ve bu kez kabul edilmiş; üstelik azmi sayesinde mezuniyet sonrasında da işe alınmış. Lavanta kolonyası 1938 yılında üretilmiş ve hızla ün kazanmış. 1939 yılında ülkesine dönmeye karar veren Mösyö Reboul, gözü gibi baktığı eczanesini tek yakını, oğlu gibi sevdiği Kemal Bey'e devretmiş. Marka halen Müderrisoğlu ailesine ait ama benim için Rebul kolonyası demek babam demek...










 Ragıp Paşa, Osmanlı'nın yayıldığı kıtalara gönderme yapmak üzere 3 han yaptırır... Avrupa kıtasını temsilen 1890'da yanda fotoğrafı görülen Rumeli Han'ı, Asya kıtasını temsilen 1900lü yıllarda Anadolu Han'ı ve 1906'da da Afrika Han'ı yaptırır. Afrika Han'daki daireler küçük tasarlandığı için Türkiye'nin ilk stüdyo dairelerine bu han ev sahipliği yapar.







Alkazar Sinemasının 1918-1920 yılları arasında yapıldığı tahmin ediliyor. İlk zamanlar korku ve kovboy filmleri gösteren bu sinema sonra aşk filmleri, derken 1970'lerde seks filmleri ve son dönemde de sanat filmleri göstermiş. Görkemli bir girişi olan sinema ne yazık ki 2010 yılında perdesini kapatmış... Keşke 100 yıllık bu sinemayı da koruyabilseydik:(

Cercle D'orient yani Şark Kulübü 45 metrelik cephesi ile İstiklal Caddesi'nin en uzun cepheli binası. 1882 yılında kurulan kulübün üyeleri arasında Levantenler, yabancı uyruklular, azınlıklar ve üst düzey Osmanlı erkanı bulunuyor. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra adı Büyük Kulüp olarak değiştiriliyor. Ve ne yazık ki bu bina da AVM olmak üzere tadilata alınmış durumda...



1870 yılında Hristaki Zografos efendi tarafından Cite de Pera adıyla yeni tip bir çarşı binası yaptırıldı. 24 dükkan ve 18 lüks daireden oluşan bu yapıda Japon mağazasından pastaneye, tütüncü dükkanından meyhaneye pek çok dükkan vardı. Mütareke yıllarında pek çok çiçekçi dükkanının açılmasıyla adı Çiçek Pasajı'na dönüştü. 1950lerde çiçekçilerin başka sokaklara kaymasıyla meydan meyhanelere kaldı.

Madam Anahit Çiçek Pasajı'nın unutulmaz karakterlerinden... 16 yaşında Ermeni Eseyan Lisesinde okul korosuna katılarak başlayan müzik yolculuğu, akordeon çalan bir gence aşık olunca akordeon çalmaya başlayarak sürmüş ve 2 çocuğuna bakabilmek üzere uzun yıllar bu şekilde devam etmiştir. Hatta ölümüne yol açan mide kanserine rağmen zaman zaman Nevizade'de akordeon çalmaya devam etmiş. Şu anda büyük boy bir fotoğrafı, uzun yıllarını geçirdiği bu mekanda asılı...




Bir asrı geçkin bir diğer müessese de Hacı Abdullah Lokantası... "Ustadan çırağa" devralınarak gelmesi onu benzerlerinden ayırıyor. İşletme ruhsatı 1888'de Sultan II. Abdülhamit tarafından verilmiş ve o günden bu güne, padişahlıktan cumhuriyete pek çok konuk ağırlamış. Son dönemde Osmanoğlu ailesinden gelen konuklar, yemeklerin hala aynı lezzette olduğunu yazmışlar anı defterine. 


Günün sonunda yürümekten çok tarihten yorulmuştum sanki... Kolay mı onca yılın yaşanmışlığını bir günlük tura sığdırmak. Ama İstiklal Caddesi benim için eskiden olduğundan çok farklı anlamlar taşıyor artık. Ben bundan sonra, o caddede yürürken vitrinlerden çok binalara bakacağım ve 100 yıl önceki Pera'yı hayal etmeye çalışacağım. Umarım siz de bir gün bu keyifli yolculuğu yaparsınız.






İSVİÇRE

Yine bir Avrupa ülkesi ama işin içinde dağlar, göller, peynir ve çikolata var dedik ve çıktık yola. Bugün İsviçre olarak bilinen Helvetia&...