20 Eylül 2018 Perşembe

TAŞÖZ ADASI


Blogumun bu yazısı sıcacık, masmavi ve yemyeşil olacak çünkü bu kez Thassos Adasındayız. Gezentiler ekibinin Almanya ayağı bizimle değil. Bu yüzden yazmak, bu yolculuğu onlarla  da paylaşmak farz oldu. Osmanlı yönetiminde kaldığı 1455-1912 yılları  sebebiyle olsa gerek adanın diğer adı Taşöz. Mermer yatakları, zeytin ve çam ağaçları, üzüm bağları ve adanın neredeyse her yerine serpilmiş güzel plajlarıyla heyecan verici bir ada burası. Her yer yemyeşil, dağlık. Adanın tek kara yolu denize paralel, tüm adayı çevrelemiş. En güzel plajlar adanın doğusu ve güneyinde. 



Adettendir diyerek çektiğimiz İpsala sınır kapısı fotosundan sonra 198 km ötede Keramoti'den adaya giden feribota biniyoruz. Bilet gişesindeki kız "Merhaba", arabalara broşür dağıtan genç kızlar "Buyrun" diyor. Hayda! Neredeyiz biz?
 Neyseki frape bize Yunanistanda olduğumuzu hatırlatıyor.



Önde biz, arkada Thassos

MARBLE BEACH

 35-40 dakikalık feribot yolculuğunun ardından adaya ayak basıyoruz. Güney sahildeki kalacağımız yere gitmeden yol üstünde ünlü plajlardan Marble Beach'e gideceğiz. Yol hep denize paralel ve nerede park etmiş arabalar varsa orada bir plaj var demek. Ama Marble Beach ile ilgili okuduğumuz tüm kaynaklar yolunun çok zahmetli olduğunu anlatıyor. Gerçekten de anayoldan ayrıldıktan sonra beyaz bir toz bulutunun içinde, oldukça engebeli bir yolculuğun sonunda büyüleyici renkleri olan bu güzelim plaja iniyoruz. Yol şaşkınlığından olsa gerek, önceki yolculuklarımızdan bilmemize rağmen, kendi şezlongumuz olmasına rağmen şezlong kiralıyoruz:)
Plaj ve denizin dibi bu badem şekeri şeklindeki milyonlarca çakılla kaplı






Bir iki saatlik yüzme molasından sonra kalacağımız bölge Potos'a doğru merakla yola çıkıyoruz. Studios Gagos bizi minik sevimli ayrıntılarla bezenmiş odası, bahçesinde zeytin ağaçları, kekik, nane, adaçayı gibi baharatların demet demet açtığı güzel bahçesiyle karşıladı.








Akşam yemeği için Potos merkezine yakın kumsal üzerindeki Sea Breeze'e gidiyoruz. Uzo Barbayani eşliğinde kabak kızartma, dev bir deniz ürünleri tabağı geliyor. Tüm porsiyonlar çok büyük burada. Garsonun salata sipariş etmememizi tavsiye etmesini porsiyonları görünce ve hiç bir şeyi bitiremeyince anladık:(



Sea Breeze bu kumsalın üzerinde
METALICA BEACH



Bugünün ilk plajı Metalica Beach. Bu kez tatlı renkli güzel çakıl taşlarıyla kaplı bir plajdayız. Bir avuç taşı anı olarak İstanbul'a getiriyoruz.




Hayatımda gördüğüm en zarif deniz bitkisi de burada...




Bu akşam Potos'un merkezinde yemek yiyeceğiz. İskelesi, kumsalı, kumsalının hemen arkasında dizili 3-5 restorantıyla, birbirine paralel sokakları turistik eşya satan dükkanlarla dolu sevimli bir tatil kasabası burası. 



GİOLA

Yeni günün ilk hedefi 5 km ötemizdeki doğal bir kaya havuzu. Deniz suyuyla dolu bir havuz olan Giola'ya taşlı topraklı bir araziden yürünerek gidiliyor. Havanın da sıcaklığı düşünülürse bir tür hacı olma durumu var:) Bu güzel havuzda yüzmedik çünkü çıkarken zorluk yaşayacağımıza karar verdik. 



ALİKİ BEACH

Artık kendimizi denize atmak için sabırsızlanıyoruz. Bu plaj da ince kumla kaplı. Denizdeki kum insanın ayaklarını okşuyor adeta.


Serinledikten sonra, bu kez acıktığımızı fark ediyoruz. Kumsalın üzerinde sıra sıra dizili kır lokantaları var. Hani ıslak mayonu yanındaki korkuluğa asıp kumlu ayaklarını silkeleme zahmetine katlanmadan yemek yediğin türden. Aynı Türkiye'deki benzerleri gibi. Thassos adasında yemek yediğimiz yerlerden belki de en çok Beautiful Alice'in adını paylaşmalı. Çünkü en Yunan adası sofrası burada. Zeytinyağ limonla tatlandırılmış ot salatasından ahtapota... Her şey harika ve yine çok fazla:( Burası bir aile işletmesi. Köşede oturup her şeye karışan teyzeden, işleyişin asıl mimarı genç kadına, dondurma parası için sıraya dizilen ailenin ufaklıklarından önünde önlüğüyle ara sıra sigara molası için mutfaktan çıkan evin babasına her şey çok aynı, adeta evdeyiz. 











Yemeğin üstüne tatlı ikram. Bu da dünyanın her yerinde başınıza gelecek bir şey değil. Tatlı çeşitleri de tanıdık: irmik helvası, baklava, revani


ASTRİS BEACH

Küçücük bir plaj. Özel mülk görünümlü bir girişi var ama herkese açık. Havuz gibi, güzel bir koy



PSİLİ AMMOS 

İşte benim favori plajım. Bembeyaz, yumuşacık dokulu bir kum, berrak bir deniz. Gökova Körfezindeki Kleopatra Plajı'ndaki duygunun aynısı, Thassos'un en özel plajı.



THEOLOGOS KÖYÜ

Theologos Köyü adanın 2 büyük dağ köyünden biri. Potos merkezinden ayrılan yol sizi rahat bir yolla bu dağ köyüne götürüyor. Ada Osmanlı yönetimindeyken merkez burası olduğu için Türk köyü de deniyor. Gün akşam olmak üzere. Tertemiz, daracık sokaklar, taş işçiliğinin ustalıkla kullanılmış olduğu evler, merkezde turistlere uygun zeytinyağ, bal, şarap dükkanları...




Taverna Augoustos'da Yunan usulü göbek dansı seyrediyoruz. Son yıllarda bizde Arap nağmeleriyle yapılan göbek  dansından çok daha bizden. Garsonun yere desen çizerek sıktığı yanıcı sıvıyı tutuşturmasıyla, dans daha da alevli bir hal alıyor. Sonra da veriyorum elele dünyanın neresinden geldiğini bile bilmediğim insanlarla ve sirtakinin tadını çıkarıyorum. Tabak kırmanın da nasıl olduğunu burada gördüm. Hikayesi ise bir düğünde çıkan kavgayla ilgiliymiş. Kavgayı yatıştırmak için aile büyüklerinden biri yere bir tabak fırlatıyor ve "Kalpler kırılacağına tabaklar kırılsın." diyor. 



Bu köy oğlak çevirmesiyle ünlü. Arabadan iner inmez zaten her yer et kokuyor. Tavern Stelios büyük ağaçlar altında bir set üzerine kurulmuş bir aile işletmesi. Yemeklerden önce duvardaki aile fotoğrafları ilgimi çekiyor. O kadar benziyoruz ki insan kendini Anadolu'da bir evin duvarına bakıyor gibi hissediyor.



Oğlak çevirme, anne patates kızartmasıyla servis ediliyor. Nihayet makul büyüklükte bir porsiyon:)


Başlangıç zeytin ile. Gül kokulu üzümlerden yapılma beyaz ev şarabı harika. 


ATSPAS BEACH

Adanın güneyindeki  bu plaj, yoldan dik bir merdivenle inilen, yukarıdan etkileyici ancak yakından, "burada yüzmesek de olurmuş" dedirten kıvamda.



Bizi, yine güzel yemekler, güzel insanlar ve güzel plajlarla karşılayan Yunanistan'a 3. kez veda ediyoruz. Kim bilir bir daha yolumuz ne zaman düşecek buraya...

İlginç çünkü:
*Restorandaki garson salata söylemeyin, fazla gelir" diyor, yemeğin üzerine tatlı ikram ediyor. Ödeme yapmak için hamle yaptığımız her sefer ev sahibimiz " Acelesi yok; yarın verirsiniz" diyor. Bir de giderken yanımıza, yörenin meşhur ceviz reçelinden ve şarap veriyor.
*Yer gök broşür. Herkes broşür dağıtıyor; her yerde broşür var.
*Düşük gelirli işlerde Bulgar ve Arnavutlar çalışıyor. Romenler tatile geliyor. 

İSVİÇRE

Yine bir Avrupa ülkesi ama işin içinde dağlar, göller, peynir ve çikolata var dedik ve çıktık yola. Bugün İsviçre olarak bilinen Helvetia&...